ÇANAKKALE GEÇİLMEZ: TÜRK DESTANININ ADI
18 Mart 1915, Türk milletinin tarihe altın harflerle kazıdığı bir zaferin günüdür. Çanakkale Zaferi, yalnızca Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki en büyük başarılarından biri değil, aynı zamanda bir milletin inancının, cesaretinin ve bağımsızlık aşkının en büyük göstergesidir. Bu savaş, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlık destanı olarak anılmaktadır.
I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve müttefikleri), Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, Rusya’ya deniz yoluyla yardım ulaştırmak ve İstanbul’u ele geçirerek Osmanlı’yı teslim olmaya zorlamak için Çanakkale Boğazı’nı geçmeye karar verdi. Bu geçiş, Osmanlı Devleti’nin varlığı açısından hayati bir öneme sahipti. Eğer İtilaf kuvvetleri Çanakkale’yi aşabilseydi, Osmanlı’nın başkenti İstanbul düşecek, savaşın gidişatı değişecek ve belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna giden yol hiçbir zaman açılmayacaktı.
İtilaf Devletleri, 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale Boğazı’na yönelik yoğun bir bombardıman başlattı. Amaçları, Osmanlı’nın sahil savunma hatlarını yok ederek donanmalarıyla boğazı aşmaktı. Ancak Osmanlı kuvvetleri büyük bir direniş gösterdi. 18 Mart 1915’te, İngiliz ve Fransız donanmaları, Çanakkale Boğazı’nı geçmek için en büyük saldırıyı başlattı.
Osmanlı’nın elindeki en büyük kozlardan biri, Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza döşediği mayınlardı. 7-8 Mart gecesi, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey komutasındaki Nusret, boğaza mayınlar döşedi. İtilaf kuvvetleri bu mayınların farkında değildi. 18 Mart’ta saldırıya geçen düşman donanması, ağır zırhlılarıyla Osmanlı mevzilerini yok etmeye çalışırken, bu mayınlara çarptı. Bouvet, Irresistible ve Ocean isimli devasa savaş gemileri birkaç dakika içinde sulara gömüldü. Bu büyük kayıplar karşısında düşman donanması geri çekilmek zorunda kaldı.
Çanakkale Boğazı’ndan geçiş planları suya düşmüş, “Çanakkale Geçilmez” sözü tarihe kazınmıştı.
Deniz yoluyla boğazı geçemeyen İtilaf kuvvetleri, kara çıkarması yapmaya karar verdi. 25 Nisan 1915’te, Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapan İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelanda (ANZAK) askerleri, Osmanlı savunmasının sert direnişiyle karşılaştı. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözüyle başlayan Conkbayırı ve Anafartalar Muharebeleri, Türk ordusunun ne kadar kararlı ve fedakar olduğunu dünyaya gösterdi.
Mustafa Kemal’in liderliğindeki Osmanlı kuvvetleri, üstün silah ve asker gücüne sahip düşmanı durdurmayı başardı. İngiliz ve ANZAK birlikleri, ağır kayıplar vererek Gelibolu’da sıkışıp kaldı. Açlık, susuzluk ve hastalık, düşman askerlerini kırıp geçirirken, Osmanlı’nın vatan sevgisi ve azmi bu savaşı kazanmasını sağladı.
1916 yılına gelindiğinde, İtilaf Devletleri Gelibolu’da başarı elde edemeyeceklerini anlayarak geri çekildi. Osmanlı, büyük bir zafer kazanmıştı ama bedeli ağırdı. On binlerce vatan evladı, bu zafer uğruna canını vermişti.
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlık ruhunun, fedakarlığının ve imanının sembolü oldu. Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasını dünyaya kanıtladığı bir dönüm noktasıydı. Çanakkale’de kazanılan bu ruh, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın temelini oluşturdu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna zemin hazırladı.
Bugün, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi olarak her yıl büyük bir gurur ve hüzünle anılan bu zafer, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde neler başarabileceğinin en büyük kanıtıdır. Çanakkale geçilmedi, geçilemezdi ve geçilemeyecektir!
GENEL
8 saat önceGENEL
25 gün önceGENEL
29 gün önceSPOR
18 Mart 2025SPOR
18 Mart 2025GENEL
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025