DOLAR 39,5226 0.11%
EURO 45,5368 0.22%
ALTIN 4.309,240,21
BITCOIN 41408900.62089%
İstanbul
27°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

X
Kuraklık ve Açlık: Dünya Sağlığını Tehdit Eden Sessiz Felaket

Kuraklık ve Açlık: Dünya Sağlığını Tehdit Eden Sessiz Felaket

ABONE OL
4 Temmuz 2025 15:44
Kuraklık ve Açlık: Dünya Sağlığını Tehdit Eden Sessiz Felaket
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kuraklık ve Açlık: Dünya Sağlığını Tehdit Eden Sessiz Felaket

2025 yılına gelindiğinde dünya, alışık olduğu krizlerin çok daha ötesinde, yavaş ilerleyen ama etkisi yıkıcı olan bir sağlık tehdidiyle karşı karşıya. Küresel ölçekte giderek artan kuraklık, yalnızca tarımı ve ekonomiyi değil, insan sağlığını doğrudan etkileyen devasa bir sorun haline geldi. Su kaynaklarının tükenmesi, gıda üretiminin azalması, temel sağlık hizmetlerine erişimin zorlaşması ve buna bağlı olarak yayılan hastalıklar, yeni bir küresel sağlık krizinin habercisi konumunda.

Kuraklık, ilk bakışta bir çevre sorunu gibi görünse de, insan yaşamını etkileyen tüm temel dinamiklerle bağlantılıdır. Tarımsal üretimin düşmesi, enflasyonun artması, göçlerin hızlanması, şehirlerin kapasitesinin aşılması, hijyen sorunlarının derinleşmesi gibi sonuçlar zincirleme biçimde sağlık alanında felakete yol açmaktadır.

Birçok bölgede toprak artık su tutamaz hale gelmiş durumda. Geleneksel yöntemlerle sulanan tarım arazileri kuruyor. Bu durum, temel gıda ürünlerinde ciddi azalmaya yol açıyor. Özellikle tahıl, sebze ve meyve üretiminde düşüş, toplumların dengeli beslenmesini imkânsız hale getiriyor. Beslenme eksikliği, bağışıklık sistemini zayıflatıyor, başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere birçok birey hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor.

Sadece besin değil, içme suyu da artık büyük bir lüks haline geldi. Birçok ülke, artık temiz suyu tankerlerle taşımak zorunda kalıyor. Kuraklık, yer altı sularının çekilmesine neden olurken, su kalitesi de ciddi şekilde bozuluyor. Kirli su kullanımı; kolera, ishal, tifo gibi hastalıkların yayılmasını hızlandırıyor. Ayrıca temel hijyen uygulamalarının aksaması, enfeksiyon riskini daha da artırıyor.

Sağlık sistemi de bu krizden nasibini alıyor. Özellikle kuraklığın en yoğun yaşandığı bölgelerde sağlık merkezleri büyük bir yük altına girmiş durumda. Yetersiz beslenme ve suya bağlı hastalıklar nedeniyle hastanelere başvuru oranı artıyor ancak mevcut personel, ilaç ve ekipman yetersiz kalıyor. Enerji kesintileri nedeniyle aşı ve ilaçların soğuk zincirde saklanması da zorlaşıyor. Bu da salgın hastalıkların önlenmesini imkansız hale getiriyor.

Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan halk, sağlık hizmetlerine ulaşmakta büyük zorluklar yaşıyor. Şehir merkezlerine taşınan insanlar, kalabalık ve hijyen koşullarının kötü olduğu alanlarda yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum, hem bulaşıcı hastalıkların yayılmasına hem de kronik hastalıkların kontrol altına alınamamasına yol açıyor.

Kuraklık aynı zamanda ruh sağlığını da etkiliyor. Geçim kaynaklarını kaybeden çiftçiler, işsiz kalan tarım işçileri ve su sıkıntısı çeken aileler büyük bir stres altında. Sürekli belirsizlik içinde yaşamak, kaygı ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkların artmasına sebep oluyor. Özellikle gençler arasında umutsuzluk duygusu yaygınlaşıyor ve intihar oranları dahi artış gösteriyor.

Bu tablo, insanlığın doğayla olan ilişkisinin artık sürdürülemez hale geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Kuraklık, sadece meteorolojik bir olgu değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve sağlıkla ilgili çok boyutlu bir krizdir. Bununla mücadele etmek için sadece kısa vadeli insani yardımlar yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda uzun vadeli, sürdürülebilir çözümler üretmek zorundayız.

Örneğin, su kaynaklarının verimli kullanımı, damla sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması ve su tasarrufunun toplumsal bilince kazandırılması acil gereklilikler arasında yer alıyor. Ayrıca kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi ve alternatif gıda kaynaklarına yönelinmesi, tarımsal üretimin devamlılığı açısından önem taşıyor.

Kentlerde yağmur suyu hasadı ve gri su geri dönüşüm sistemleri kurularak, hem su israfı azaltılabilir hem de altyapının dayanıklılığı artırılabilir. Bunun yanında sağlık hizmetlerinin özellikle kırsal bölgelerde güçlendirilmesi ve seyyar sağlık ekiplerinin artırılması, krizin doğrudan etkilediği alanlarda yaşamı kolaylaştırabilir.

Kuraklığın sağlık üzerindeki etkilerinin hafife alınmaması gerekiyor. Bugün yaşanan su ve gıda krizi, gelecekte çok daha büyük salgınlara, toplu göçlere ve sosyal çalkantılara yol açabilir. Bu nedenle her ülkenin kendi içinde önlem alması kadar, uluslararası dayanışma ve ortak eylem planları da kaçınılmazdır.

İnsan sağlığı sadece hastanelerde korunmaz; sağlıklı suya, besleyici gıdaya, temiz çevreye ve psikolojik güvenliğe erişimle mümkündür. Kuraklık gibi doğal afetlerin bu unsurları doğrudan tehdit ettiği göz önünde bulundurulursa, bu sorunun yalnızca çevresel bir felaket olarak değil, aynı zamanda bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmesi gerekir.

2025 yılında yaşanan bu sessiz felaket, insanlığın doğaya karşı duyarsızlığının nelere yol açabileceğini gösteren bir örnek. Ancak bu tablo kader değil. Bilinçli politikalar, teknolojik yatırımlar, eğitim kampanyaları ve dayanışma kültürü ile bu süreci tersine çevirmek mümkün. Yeter ki geç kalmayalım.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.