Anne olmak, bir kadının hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biridir. Ancak bu mucizevi süreç, beraberinde hem fiziksel hem de duygusal zorlukları da getirir. Yüzyıllar boyunca farklı kültürler, doğum sonrası annenin iyileşmesi ve bebeğiyle sağlıklı bir bağ kurabilmesi için farklı yöntemler geliştirmiştir. Bu geleneklerden biri olan doğum sonrası inziva, özellikle son yıllarda global bir trende dönüşmüş durumda. Peki, nedir bu doğum sonrası inziva? Neden bir annenin ihtiyacı olabilir? Ve bu hizmet kimler için ulaşılabilir?
Doğum sonrası inziva kültürünün anavatanı Güney Kore. 1990’lı yıllardan itibaren Kore’de yaygınlaşan bu uygulama, sanhujoriwon adı verilen merkezlerde annelere doğumdan sonra bakım ve destek hizmetleri sunmayı amaçlıyor. Bugün Kore’de her 10 yeni anneden 8’i bu merkezlere başvuruyor. İlk başta lüks bir hizmet olarak görülse de, Kore hükümetinin sunduğu sübvansiyonlar ve desteklerle bu merkezler daha erişilebilir hale gelmiş durumda.
Ancak bu konsept sadece Asya ile sınırlı kalmadı. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri gibi batılı ülkelerde de giderek popülerleşmeye başladı. Özellikle ABD’de Boram, Sanu, The Village gibi merkezler son yıllarda dikkat çekiyor. New York’ta Thompson Central Park Hotel’in içinde açılan Boram, sadece fiziksel bakım değil, aynı zamanda emzirme danışmanlığı, sağlıklı beslenme ve zihinsel destek gibi hizmetleri de bir araya getiriyor.
ABD’de doğum sonrası inziva merkezlerine olan talep artarken, bu hizmetin maliyeti de dikkat çekiyor. Örneğin Boram’da bir gecelik konaklama yaklaşık 995 dolar. Sigorta kapsamının dışında kalan bu hizmetler, ne yazık ki pek çok aile için ulaşılması zor bir hayal olarak kalıyor.
ABD gibi anne ve bebek sağlığı konusunda ciddi zorluklar yaşayan bir ülkede, doğum sonrası bakımın eksikliği büyük bir sorun. Federal ücretli aile izni olmaması, doğum sonrası depresyon oranlarının yüksekliği ve destek eksikliği, yeni annelerin kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmesine neden oluyor. Bu nedenle, doğum sonrası inzivalar sadece bir “lüks” olarak değil, aslında bir ihtiyaç olarak da görülmeli.
Ancak burada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Bu merkezler, sistemdeki bir açığı kapatmak mı, yoksa daha büyük bir sosyal problemi gizlemek için bir tür “bandaid” mi? Yani, hükümetlerin sağlayamadığı temel desteği, yüksek ücretli özel merkezler mi üstlenmeli?
Dünya genelinde doğum sonrası bakım çok farklı şekillerde ele alınıyor. Örneğin Çin’de yeni anneler için “zuo yuezi” adı verilen bir inziva süreci var; burada anne, bir ay boyunca dinlenirken, aile üyeleri ev işlerini üstleniyor. Latin Amerika’da “la cuarentena” kültürü, yine 40 günlük bir bakım sürecini destekliyor. Japonya’da yeni anne, kendi ailesinin yanına taşınıyor ve bakım görüyor. Hollanda’da ise doğum sonrası hemşireler ev ziyaretleri yaparak yeni ebeveynlere destek oluyor.
Bu uygulamalar, doğum sonrası sürecin sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal bir iyileşme süreci olduğunu gösteriyor. Yeni annelerin sadece “anne” değil, aynı zamanda bir insan, bir birey olduğunu ve onların da desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Doğum sonrası inziva deneyimi yaşayan anneler, aldıkları destek sayesinde daha güçlü hissettiklerini dile getiriyor. Örneğin Boram’da kalan Mercedes Forrest, “Yardım almak için suçluluk hissetmiyorum. Aksine, hayatta kalabilmek için buna ihtiyacım vardı.” diyor. Forrest’in deneyimi, birçok annenin yaşadığı duygulara ışık tutuyor: Yorgunluk, belirsizlik, kaygı ve yalnızlık.
Bir annenin doğum sonrası yaşadığı bu karmaşık duyguların sadece bireysel bir mesele olmadığını, toplumun ve sağlık sisteminin bir sorumluluğu olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Doğum sonrası inziva merkezlerinin kurucuları, bu hizmetlerin daha erişilebilir hale gelmesi gerektiği konusunda hemfikir. Boram’ın kurucusu Boram Nam, özel şirketlerin doğum sonrası destek programlarını bir çalışan hakları paketi olarak sunabileceği bir pilot program başlatmayı planlıyor. Ancak bu girişimler şimdilik küçük adımlar.
Gelecekte, doğum sonrası bakımın bir “lüks” değil, her annenin hakkı olduğu bir sistem kurulabilir mi? Bunun cevabı, yalnızca bu merkezlerin kurucularında değil, aynı zamanda sağlık politikalarında ve toplumsal bilinçte yatıyor.
Doğum, bir mucize olsa da, beraberinde büyük bir zorluk ve sorumluluk getirir. Yeni annelerin yalnız bırakılmaması, onların hem fiziksel hem de psikolojik olarak desteklenmesi gerekiyor. Doğum sonrası inziva merkezleri, bir çözüm olabilir; ama asıl çözüm, bu desteğin lüks olmaktan çıkıp, her annenin hakkı haline gelmesinde yatıyor.
Annelere yalnız değilsiniz diyebilmek, bir toplumun en büyük sorumluluklarından biri olmalı.
GENEL
2 gün önceGENEL
20 gün önceGENEL
24 gün önceGENEL
06 Haziran 2025GENEL
06 Haziran 2025GENEL
06 Haziran 2025GENEL
06 Haziran 2025